ÇOCUK ADALET SİSTEMİ VE ÇOCUK YARGILAMASI
Yazı İçeriği
Adalet sistemimiz içerisinde yetişkinlere uygulanan sistemden farklı olarak çocuklara özgü bir yargı sisteminin olmasının sebebi; çocukların yetişkinler kadar algılama ve irade yeteneklerinin gelişmemiş olmasıdır. Ceza hukuku da sorumluluğa dayanan bir yargılama olduğu için çocuklar yetişkinler gibi tam sorumlu değillerdir. Çocuklara karşı uygulanacak yaptırımlar bu noktada yetişkinlerden farklılaşır ve çocuklara özgü yargılama sisteminin olmasının sebebi de budur.
TCK yetişkinlik yaşını 18 olarak belirlemiştir. Fakat burada TCK nın sınır olarak belirlediği 18 yaş yetişkinlik yaşı değildir, sadece ceza hukuku anlamında verilmiş tarifir. 18 yaşında bir kişi yetişkin değildir.
TÜRKİYE’NİN TARAF OLDUĞU ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER
1- BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞMESİ
Madde 40 (ülkelerde çocuklara özgü yasaların olması bakımından 3. fırka önemli)
1. Taraf Devletler, hakkında ceza yasasını ihlal ettiği iddia edilen ve bu nedenle itham edilen ya da ihlal ettiği kabul edilen her çocuğun; çocuğun yaşı ve yeniden topluma kazandırılmasının ve toplumda yapıcı rol üstlenmesinin arzu edilir olduğu hususları göz önünde bulundurularak, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele görme hakkını kabul ederler.
2. Bu amaçla ve uluslararası belgelerin ilgili hükümleri göz önünde tutularak Taraf Devletler özellikle, şunları sağlarlar:
- a) İşlendiği zaman ulusal ya da uluslararası hukukça yasaklanmamış bir eylem ya da ihmal nedeniyle hiçbir çocuk hakkında ceza yasasını ihlal ettiği iddiası ya da ithamı öne sürülemeyeceği gibi böyle bir ihlalde bulunduğu da kabul edilmeyecektir.
- b) Hakkında ceza kanununu ihlal iddiası veya ithamı bulunan her çocuk aşağıdaki asgari güvencelere sahiptir:
- i) Haklarındaki suçlama yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılmak; ii) Haklarındaki suçlamalardan kendilerinin hemen ve doğrudan doğruya; ya da uygun düşen durumlarda ana-babaları ya da yasal vasileri kanalı ilehaberli kılınmak ve savunmalarının hazırlanıp sunulmasında gerekli yasal ya da uygun olan başka yardımdan yararlanmak;
- iii) Yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde adli ya da başkaca uygun yardımdan yararlanarak ve özellikle çocuğun yaşı ve durumu göz önüne alınmak suretiyle kendisinin yüksek yararına aykırı olduğu saptanmadığı sürece, ana-babası veya yasal vasisi de hazır bulundurularak yasaya uygun biçimde adil bir duruşma ile konunun gecikmeksizin karara bağlanmasının sağlanması;
- iv) Tanıklık etmek ya da suç ikrarında bulunmak için zorlanmamak; aleyhine olan tanıkları sorguya çekmek veya sorguya çekmiş olmak ve lehine olan tanıkların hazır bulunmasının ve sorgulanmasının eşit koşullarda sağlanması; v) Ceza yasasını ihlal ettiği sonucuna varılması halinde, bu kararın ve bunun sonucu olarak alınan önlemlerin daha yüksek yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde yasaya uygun olarak incelenmesi;
- vi) Kullanılan dili anlamaması veya konuşamaması halinde çocuğun parasız çevirmen yardımından yararlanması;
- vii) Kovuşturmanın her aşamasında özel hayatının gizliliğine tam saygı gösterilmesine hakkı olmak;
3. Taraf Devletler, hakkında ceza yasasını ihlal ettiği iddiası ileri sürülen, bununla itham edilen ya da ihlal ettiği kabul olunan çocuk bakımından, yalnızca ona uygulanabilir yasaların, usullerin, onunla ilgili makam ve kuruluşların oluşturulmasını teşvik edecek ve özellikle şu konularda çaba göstereceklerdir:
- a) Ceza Yasasını ihlal konusunda asgari bir yaş sınırı belirleyerek, bu yaş sınırının altındaki çocuğun ceza ehliyetinin olmadığının kabulü;
- b) Uygun bulunduğu ve istenilir olduğu takdirde, insan hakları ve yasal güvencelere tam saygı gösterilmesi koşulu ile bu tür çocuklar için adli kovuşturma olmaksızın önlemlerin alınması.
4. Koruma tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi sağlanacaktır.
2- ÇOCUK HAKLARININ KULLANILMASINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ
Sözleşme 25 Ocak 1996 tarihinde Strasbourgída imzalanmış ve 21. maddeye uygun olarak 1 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeíyi 9 Haziran 1999 tarihinde imzalamış ve 18 Ocak 2001 tarihinde onaylamıştır. 4620 Sayılı Onay Kanunu 1 Şubat 2001 gün ve 24305 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
Bu sözleşmenin asıl önemi çocuğu kendi ailesine karşı da koruma altına almaktadır.
3- Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Lanzarote, 25.X.2007
ÜLKEMİZDE ÇOCUĞA ÖZGÜ MAKAMLAR VE KANUNLAR
- Çocuk Polisi
- Çocuk Büro savcılığı(sadece çocuk suçlarına bakmaz, çocukların güvenlik tedbirlerini uygulamayı da sağlar)
- Çocuk Mahkemeleri
- BM Çocuk Hakları Komitesi(Komiteye bireysel başvuru hakkı vardır, komitenin bir yaptırımı yoktur, ülkelerden gelen başvuruları değerlendirir. Fakat hazırladığı raporlarla uzun vadede çocuk haklarının gelişmesine ve sistemin değişmesine yardımcı olur)
Not: Yerel mahkemelerde çocuklara özgü mahkemeler ve kanunlar bulunur. Çocuk yargılamasına ilişkin süreç yerel mahkemeden çıktıktan sonra istinaf veya yargıtay aşamasında çocuğa özgü usuller yoktur.
ÇOCUK KORUMA KANUNU MADDE 1
Madde 1-
Bu Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.
Kanun lafzından da açıkça anlaşıldığı üzere kanunun amacı cezalandırmak değil çocukları korumaktır. Hem suç işleyen hemde korunmaya ihtiyacı olan çocukları aynı makam tarafından ilgilenileceğini ifade eder.
Yetişkinler açısından ceza yargılamasının amacı kamu düzenine karşı gelerek kamu düzenini bozan kişilere mevzuat genel önleme ve özel önleme işlevleri çerçevesinde faile yaptığı hareketi ödetir. Oysa çocuk adalet sisteminde amaç çocuğa bedel ödetmek değil, onu topluma karşı geri kazandırmaktır. Çocuk adalet sistemi de çocuğun cezalandırılması gerektiği yerde cezalandırma işlevi vardır fakat, direkt TCK anlamında cezalandırma amacı gütmez. Çocuk adalet sisteminde öncelik çocuğun korunması ve topluma yeniden kazandırılmasıdır.
Yukarıda Çocuk Koruma Kanunu 1. maddesi çerçevesinde kanun koyucunun çocuğa bakış açısını izah etmeye çalıştık, buradan hareketle çocuk adalet sisteminin içerisinde çalışan başarılı bir avukat olabilmek için suça sürüklenen çocukların daha az ceza almalarını
veyahut beraat etmelerini sağlamak yetmez. Çocuğun bireysel olarak korunması için gerekli olan özveri gösterilmelidir, önemli olan çocuğun cezalandırılması değil geri kazanılmasıdır.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’Nİ ÇOCUK YARGILAMALARINA İLİŞKİN STANDARDI
- İhtiyaç duyulması halinde yargılama süresince çevirmen olmalı -Yargılama süresince avukatı olmalı
- Sosyal yardım uzmanı olmalı
Çocuk adalet sisteminde amacımız çocuğun haklarını korumanın yanında onun pskolojisinide korumaktır. Bu sebeple çocuğun ihtiyaçlarının belirlenmesi için sadece bir hukukçu olan avukat yetmez bunun yanında çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilecek SOSYAL YARDIM UZMANI gereklidir.
Sosyal yardım uzmanı çocuğun ihtiyaçlarını belirlemek adına öncelikle çocukla tanışmalı ve çocuğun uzman tarafından belirlemelidir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus; uygulamada karşımıza çıkan sosyal hizmet uzmanının adeta konu mankeni gibi mahkemeye gelmesi ve çocuğun yanında sadece durmasıdır. Bu şekilde sadece bir usul kuralını yerine getirmiş bulunuyoruz, sosyal hizmet uzmanının çocukla temas kurarak onunda mahkeme öncesinde vakit geçirmelidir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız çocuğun ihtiyacının belirlenmesi için savunma hazırlanırken sadece dosya esas ve usul bakımından incelenmesi yetersizdir. Çünkü çocuk yargılamasının amacı cezalandırmak değildir. Bu sebeple çocuğun korunma ihtiyacının ne olduğu tespit edilmelidir.
Çocuk yargılamasını klasik ceza hukukundan farklı yapan unsur, çocuğun korunma ihtiyacının olup olmadığının değerlendirilmesidir. Çocuk mahkemeleri yargılama yapabileceği gibi çocuğun korunmasından da sorumludur.
ÇOCUK ADALET SİSTEMİ DOSYA İNCELEME KAPSAMI
1-Suç İsnadı
- Tavsif Doğru mu ?
- Ceza Sorumluluğu var mı ?
2- Deliller
- Yeterli mi ?
- Hukuka Aykırı Delil var mı ?
3- Korunmaya İhtiyacı var mı ?
- Risk var mı ?
- Kanuni temsilci var mı ?
Çocuk yargılamasını clasik ceza yargılamasından farklı kılan en önemli unsur çocuğun korunmaya ihtiyacı olup olmadığının tespit edilmesidir. Bir örnek verecek olursak; CMK görevlendirmesi kapsamında bir çocuğun kimlik tespiti için polis karakoluna görevlendirme ile gittiğinizde sadece çocuğun kimliğinin tespit edilmesi için orada bulunursanız sıradan bir avukat olursunuz. Fakat yapılması gereken çocuğun o akşam gidecek yeri var mı ? şeklinde bir soru yöneltmektir.
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında sosyal durum incelemesi yapabilmek mümkündür. Fakat akşam gidecek bir yeri olmayan çocuğun ihtiyacını karşılayabilmek için sosyal hizmet raporu alabilmek için zaman yoktur. Yapılması gereken sorumluluk alıp duruma müdahale etmektir.
ÇOCUK KORUMA KANUNUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN USÛL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
M.16/6-7
(6) Kolluk görevlisi, teslim ettiği çocuğun veli, vasi, kanunî temsilcisi veya bakımını üstlenen kimselerin çocuğa yeterli rehberliği sunamadığı veya çocuğu yeterince gözetemediği hususlarında bilgi edinmesi hâlinde durumu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna derhâl bildirir.
(7) Korunma ihtiyacı içinde olan çocuğun bulunduğunun bildirimi, tespiti veya hakkında acil korunma kararı almak için beklemenin çocuğun yararına aykırı olacağını gösteren nedenlerin varlığı, çocuğun teslim edileceği veli, vasi, kanunî temsilcisi veya bakımını üstlenen kimselerin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu ile yörenin örf ve âdetleri dikkate alınarak, çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakları ile yarar ve esenliğinin tehlikeye düşebileceğinin tespiti hâlinde; kolluğun çocuk birimi, durumun gerektirdiği önlemleri almak suretiyle çocuğun güvenliğini sağlar ve mümkün olan en kısa sürede Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim eder. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, kolluk tarafından getirilen çocukların derhâl teslim alınabilmesi için gerekli önlemleri alır. Kolluğun çocuk birimi, suç mağduru olan korunma ihtiyacı içinde olan çocuklar hakkında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim işlemini, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda yapar.
ACİL KORUMA TEDBİRİ PROSEDÜRÜ
Çocuk koruma kanunun uygulanması hakkındaki yönetmeliğin 16. maddesinde yazan çocuğun yasal temsilcisi olan ailesine ulaşılamaması, ulaşılsa bile ailenin ilgilenmemesi, ailenin ilgilenecek veyahut karakola gelebilecek durumda olmaması gibi hallerin varlığında acil koruma tedbiri alınır.
Çocuk büro savcısı tarafından Çocuk polisine talimat verilir ve ardından çocuk polisi çocuğu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne götürür. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl müdürlüğü görevlileri 5 gün içerisinde çocuk hakimliğine rapor verir. Cumhuriyet savcısı da 24 saat içerisinde çocuk hakimliğine bilgi vermek zorundadır.
- Acil Koruma Tedbiri Cumhuriyet Savcısından talep edilmelidir. Cumhuriyet savcısının talebinizi reddetmesi durumunda çocuk hakimliğinden acil koruma tedbiri talep edilebilir.
- Ayrıca ifade etmek gerekir ki Acil Koruma Tedbiri hiç suçla ilgisi olmayan sokakta kalmış bir çocuk için de istenebilir.
SUÇ İŞLEME ŞÜPHESİ ALTINDAKİ ÇOCUK YARGILAMASI
- -Soruşturma Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülür.
ÇKK Madde 15
- Suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır.
- Çocuğun ifadesinin alınması veya çocuk hakkındaki diğer işlemler sırasında, çocuğun yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurulabilir.
- Cumhuriyet savcısı soruşturma sırasında gerekli görüldüğünde çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanmasını çocuk hâkiminden isteyebilir
Hapis Cezası Son Çaredir.
ÇKK Madde 4(
1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;
- a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması
- b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,
- c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması,
- d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması, e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları,
- f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,
- g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi,
- h) Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin desteklenmesi,
- i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması,
- j) Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
- k) Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları,
- l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması, İlkeleri gözetilir.
-Kendine Özgü Birimde Tutulma
Çocuğun gözaltında tutulması
ÇKK Madde 16-
- Gözaltına alınan çocuklar, kolluğun çocuk biriminde tutulur.
- Kolluğun çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocuklar, gözaltına alınan yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulur.
-Kelepçe Takılmaması – Çocuğun nakli
ÇKK Madde 18-
(1) Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak; zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilir.
-Bildirim Kuralı
Çocuğun Kolluk Birimi
ÇKK uygulama yönetmeliği Madde 16
(3) Kolluğun çocuk birimi, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocuklar hakkında işleme başlandığında durumu, derhal çocuğun veli veya vasisine ya da çocuğun bakımını üstlenen kimseye, baroya ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, çocuk resmî veya özel bir kurumda kalıyorsa ayrıca kurum temsilcisine bildirir. Ancak, çocuğu suça azmettirdiğinden veya istismar ettiğinden şüphelenilen yakınlarına bilgi verilmez. Keyfiyet, soruşturma dosyası içine konulmak üzere tutanak altına alınarak derhâl Cumhuriyet savcısına bildirilir.
Bildirim konusu çocuk adalet sisteminde çok önemli bir yere sahiptir, bir avukat olarak öncelikle kontrol edilmesi gereken aileye bildirim yapılıp yapılmadığıdır. Yapılan bütün bildirimler tutanak tutularak yapılır. Dosya incelemesi esnasında tutanaklar kontrol edilmelidir. Eğer sosyal hizmetlere bildirim yapılmamışsa Cumhuriyet Savcısından talep edilmelidir. Cumhuriyet savcısı bu bizim işimiz değil vs. şekinde direnç gösterebilir. Cumhuriyet savcılarımızda bu noktada bilgisiz olabilmektedir, burada yapılan bildirimle savcılık sadece il müdürlüğünü bilgilendirmiş olur. Aile, çalışma ve sosyal politikalar il müdürlüğü kendisi olayı soruşturmaya başlar. Hatta bu bildirim sayesinde kovuşturma aşamasında çok önem arz edecek sosyal hizmet raporunun daha hızlı hazırlanmasına yardımcı olur. Cumhuriyet savcısının bildirimi yapmayı reddetmesi halinde bildirimleri CİMER üzerinden veyahut direk tebligat göndererek yapma şansımız vardır.
ÇOCUK YARGILAMASINDA DOSYADA BULUNMASI GEREKEN ÖZEL BELGELER
- Adli tıp incelemesi sonucu hazırlanan rapor -Sosyal İnceleme Raporu
- Tedbir Uygulama Planı
- Tedbir Uygulama Raporu
- Denetim Planı -Denetim Raporları
ÇOCUĞUN CEZA SORUMLULUĞU NASIL ARAŞTIRILIR ?
TCK’da 12 yaş altındaki çocukların ceza sorumluluğunun olmadığı kabul edilmiştir.. 15-18 yaş arasındaki çocukların ceza sorumluluğunun kesin olarak var olduğu kabul edilmiştir. 12-15 yaş arasındaki çocukların ceza sorumluluğu ise 12 yaşını tamamlamış olmakla birlikte 15 yaşını doldurmamış çocukların cezai sorumluluğunun var olup olmadığının araştırılması gerekir. Bu araştırmayı yapma yetkisi hâkime verilmiştir. Hâkim çocuğun işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama ve fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığını inceler. ( Sağır ve dilsizlerde bu yaş aralığı 15 yaşını doldurmuş olup 18i doldurmamaktır.) Yaş küçüklüğü ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan bir neden olarak failde bulunması gereken bir özelliktir. Kişinin işlediği tipik fiil nedeniyle cezalandırılabilmesi için, tipik fiilin faile isnat edilebilmesi, bunun içinse failde isnat yeteneğinin bulunması gerekir. Failin isnat yeteneğine sahip olup olmadığının tespiti hukuki bir konudur ve bu konuda hâkimler yetkilidir. Hâkim kararını verirken bilirkişilik kurumuna başvurabilir. 12-15 yaş arasındaki çocuğun isnat yeteneğinin bulunup bulunmadığı da çocuğun ailevi, sosyal, ekonomik, psikolojik, eğitim durumu hakkında uzmanlarca düzenlenecek raporlara göre hâkim tarafından tespit edilir. Bu gruptaki çocukların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
Bilirkişiden rapor istendiği takdirde rapor sadece akıl hastalığı ve zeka geriliği yoktur şeklinde bilgiler içeriyorsa bu durumda itiraz etmek geriyor. TCK 32. madde akıl hastalığı ve zeka geriliğinin cezai sorumluluğa etkisini düzenler. Oysa 12-15 yaş arasındaki çocuklar için talep edilen rapor ‘’işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını kavrama’’ noktasına yoğunlaşmalıdır. Bir çocuk çok zeki olabilir, çocuk bilgisayarı çok iyi kullanabilir. Çocuğun çok zeki olması TCK 32 anlamında zeka geriliğine sahip olmadığını bize kanıtlar. Fakat burada eğer TCK 31.
maddeden bilirkişi raporu isteniyorsa bu noktada çocukta zeka geriliği olmadığını zaten biliyoruz fakat çocuğun yaptığı eylemin anlam ve sonuçlarını kavrayabilmesini irdelemesi talep ediliyor.
Bu yaş aralığındaki çocukların durumları incelenirken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta çocuk suça konu olan eylemi gerçekleştirirken muhakeme yeteneğini kullabilmiş mi bunun tespit edilmesidir. Olaydan sonra çocukla konuşurken yaptığı eylemin yanlış olduğunu ifade edebilir. Ancak olay anında yaptığı eylemin farkında olmayabilir. Sonuçlarını, doğruluğunu veya yanlışlığını hiç düşünmemiş olabilir. Bunun sebebi ergenliktir. Ergenlikte arkadaş grubundan dışlanmak dünyanın en korkunç şeyidir bir ergen için.
SOSYAL İNCELEME RAPORUNDA OLMASI GEREKENLER
- – Rapor hazırlanmadan önce evine gidildi mi ?
- – Öğretmenleriyle, okul arkadaşlarıyla görüşüldü mü ?
- – Sosyal inceleme raporunu düzenleyen kişi uzman mı ?(Sosyal hizmet uzmanı olmalıdır, rehber öğretmen vs. olmamalıdır.
- – Hazırlanan raporda ceza sorumluluğu vardır veyahut yoktur şeklinde beyanlarda bulunulmamalıdır. Ceza sorumluluğu hukuki bir değerlendirmedir ve buna ancak hakim karar verir.
SOSYAL İNCELEME RAPORUNUN KAPSAMI
- – Talep
- – Bilgi Toplama Kaynakları
- – Toplanan bilgiler
*Çocuğun kişisel özellikleri
*Çocuğun ailesi ile ilgili özellikleri *Çocuğun sosyal çevresine ilişkin özellikleri - – Değerlendirme ve öneri
Av. Kazım İsmail KAZDAL
İlk ve orta eğitim öğretim hayatını Rize’de tamamlamıştır. Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü mezunudur. Hukuk eğitimini Maltepe Üniversitesi’nde almıştır. Halen Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir.