Vasiyetname Nedir? Miras Sözleşmeleri ve Mirasın Paylaştırılması

Doç. Dr. Ömer Bağcı

Hukukumuzda kabul edilen iki tür miras hukuku uygulaması vardır.

  • İradi mirasçılık
  • Yasal Mirasçılık
  • Bunun anlamı ölümden sonra tasarrufla vasiyetname veya miras sözleşmesi düzenlemesen de mirasın  birilerine kalır.

İradi mirasçılığın sınırı yasal mirasçılıktır. Yasal mirasçıların var olması iradi mirasçılığa engel değildir. Burada sınır Saklı Pay sahipleridir.

Hukukumuzda yapılacak olan ölümden sonra tasarruflar iki çeşittir.

Vasiyet Name Nedir

  • Vasiyetname:

El Yazılı Vasiyetname: Metnin tamamı el yazısı ile miras bırakan tarafından yazılmalıdır, imza olmalıdır, tarih olmalıdır. El yazılı vasiyetnamelerin tarihi olmamasının şekil şartlarına aykırıdır. İmzanın yeri kural olarak metnin sonudur. Tarihin nereye atıldığının bir önemi yoktur. Ayrıca tarih metnin içerisinden anlaşılıyorsa tarih yönünden eksik değildir. Bu vasiyetnameyi doğum günümde yazıyorum 45 yaşındayım diyebilir. Ancak burada diikkat edilmesi gereken husus şudur ki; el yazılı vasiyetnamede düzenleme tarihini sadece vasiyetnamenin içindeki metinden çıkarabiliriz. Vasiyetname düzenlendiği gün oğlunuza mesaj atıp ben bugün vasiyetname düzenledim derseniz ve vasiyetnamede tarih olmadan ölürseniz bu durumda vasiyetname tarihi vasiyetname dışı bir unsurdan belirlenemeyeceği için mesaj delil olarak kabul ediemeyecektir.

Sözlü vasiyetname

Resmi Vasiyetname: Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi düzenler ve noterler düzenleyebilir. Türkiye dışındaki konsolosluklarımızda yetkilidir.

e. Düzenlemeye katılma yasağı Madde 536- Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar. 

Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.

Resmi vasiyetnameleri noterler içerik bakımından denetlerler. Üzerlerine vazife değildir ancak bu görevi yüklenmişlerdir. TMK 557. maddenin 3. fıkrası ahlaka aykırı olarak düzenlenmiş olan vasiyetnamelerin iptalini düzenlemektedir. 

Bir kimse içeriği itibariyle ahlaka aykırı bir vasiyetname düzenlemiş ise eğer davacılar iptal sebebine konu yapmamışlar ise mahkemenin resen geçersiz sayma hakkı yoktur. 

  • Miras Sözleşmesi

Sözleşmelerde özgürlük asıldır ancak vasiyetnameler bakımından bu söz konusu değildir. 

Vasiyetnameler tek taraflıdır. Miras sözleşmeleri ise iki taraflıdır.

4 Ekim 1926’dan önce bir kişi sözlü vasiyetnamesini 2 şahitle yapabilirken ancak bu tarihten sonra sözlü vasiyetname ancak olağanüstü durumlarda söz konusu olabilir.

Vasiyetnameler sadece mal aktarımı anlamında içerikte olmayabilirler. Vasiyetnamelerin içeriği birisine mal bırakma veya bırakmama şeklinde olmak zorunda değildir. Vasiyetnamelerin içeriğine birisine mal bırakmadan veya ortak etmekten başka içeriklerde eklenebilir.

Miras bırakan eğer vasiyetname düzenlemek isterse yasal mirasçılık sisteminin dışına çıkmak istiyordur. Yasal mirasçılık sisteminin dışına nasıl çıkılır ?Birr kimse yasal mirasçılar arasındaki eşitliği bozmadan bir vasiyetname düzenleyerek yada miras sözleşmesi yaparak paylaştırma kuralını belirleyebilir. Geriye bıraktığı malı nasıl taksim edecekleri konusunda bir yol gösterebilir.

Bir örnekle açıklayacak olursak. Bir mirasçının 6 dairesi var ve 6 tane çocuğu var. Her bir evladıma bir daire veriyorum diye vasiyetname düzenlemek hiçbir anlaşmazlığı çözmeyecektir. Asıl sorun mirasçıların kaçta kaç pay alacakları değil burada paylaşımın nasıl yapılacağı belirlemek gerekmektedir. Bir daire ahmete bir daire mehmete diye belirlemek gerekmektedir. eğer bırakılan taşınmazlar arasında bir değer farkı varsa vasiyetnamede bu farkın giderilmesini istemek de mümkündür.

Miras bırakan düzenlediği ölüme bağlı tasarrufla beraber mirasçılar arasındaki eşitliğin bozulması da tercih edilebilir. Doğru nokta eşitliği bozmanıza rağmen saklı paya riayet ederek bozmak mümkündür.

NOT: Resmi vasiyetname düzenlenirken noterler tarafından 65 yaş üstü vatandaşların devlet hastanelerinden alınmış sağlık raporu tanzim ettirmeleri gerekmektedir. Ancak buradaki ayrıntı şudur. Rapor tanzim edildiği tarihte vasiyetnamenin yapılması gerekmektedir. rapor tanzim edildikten 3 gün sonra yapamazsın.ARAŞTIR !!!

1924 yılında yürürlüğe giren tatbikat kanununda alt soyun saklı payı ¾’dür. Ancak 2001 yılında yürürlüğe giren TMK’da alt soyun saklı payı ½’dir. Yargıtay mükerrer kararlarında ölüme bağlı tasarruflarda uygulanacak olan şekli ve maddi kuralların kişinin ölüm tarihi olduğunu kabul etmiştir. Vasiyetname düzenlenirken dikkat edilmesi gereken husus ileride kanun koyucu tarafından yapılacak olan kanun değişikliklerinden korunmak için miras bırakılırken ‘’ben ahmet oğluma sadece saklı payını veriyorum kalan tüm malımı mehmet oğluma veriyorum’’ ieklindeki beyanlar ileride ortaya çıkabilecek olan yasa değişiklilkleriyle ölümünüzdden sonra iradenizin tam olarak uygulanmaması sonucunu doğurabilir.

Miras bırakanın eşitliğe aykırı davranışları bakımından saklı pay sınırdır.

Eşitliği ihlal eden davalara karşı gidilecek yol öncelikle şekil unsurları bakımından vasiyetnamenin iptali davasıdır. Daha sonra tenkis davası açılabilir ve saklı pay hükümleri ihlal edilenin hakkı teslim edilebilir.

Vasiyetnameler tek taraflı işlemlerdir. TMK 542. md.

MİRAS SÖZLEŞMELERİ

şekil bakımından vasiyetnamenin şekil şartlarına tabidir. Miras sözleşmesi tek taraflı hukuki işlem değildir. iki tarafı vardır. 

Vasiyyetname ile bir kişiye terekenin 1/10’unu bırakılmek mümkün ve daha sonra tek taraflı olarak bu iradeden dönmek mümkün iken, miras sözleşmesi ile mirasçı atadığımızda tek başına dönülmez. ikii iistisnası vardır ivazlı miras sözleşmelerinede ivazın yerine getirilmemesidir, mirastan çıkarma şartlarından birinin gerçekleşmesi durumudur. Miras sözleşmesi ile de mal bırakabilir.

Miras sözleşmesinin özelliği ölüme bağlı tasarruflara bağlayıcılık katar. Miras sözleşmeleri ya ivazlı olur yada ivazlı olur. 

MİRASTAN FERAGAT SÖZLEŞMESİ: Çocuk gidiyor babasına diyor ki ben senn ölmeni bekleyemem bana para lazım. o gün o an babasının mirası toplamı 2 miilyon 3 kardeş ve bir de anne var. yani miras 4 e bölünecek ve miras hakkı 500 bin tl . ve babası o çocuğa 500 bin tl veriyor. Bu durumda 500 bini alan çocukla yapılan miras sözleşmesine mirastan feragat sözleşmesi denir. Buna alt soyda eklenir. 

Mirastan feragat ileride kötüleceği mikroplaşacağına inanılan mirasçıyı daha şimdiden def etmeye çalışmak için yapılır. 

NOT: Miras bırakan bir mirasçısına miras bırakmak istemiyor. saklı payını bile almasını istemiyor. Bu ancak 510. maddedeki mirastan çıkarma şartlarının olmasına bağlıdır. 

Miras bırakan ancak ve ancak saklı pay sahibi mirasçısını 510. maddede sayılan iki şartın varlığında mirasçı olmaktann çıkartabilir. 

Uygulamada mirastan çıkarılmak istenen yasal mirasçı olduğunda iki yol izlenmektedir. 1. yol diyelim ki miras bırakanın iki çocuğu vardır. taşınmazını muvazaalı olarak birine devredebilir. 2. yol ise taşınmazını bağışlayabilir. bu iki yol arasında çok ciddi farklar vardır.. Bağışlama söz konusu olduğunda miras bırakılmayan yasal mirasçı tenkis davası açarak sadece saklı payını alabilmektedir. Ancak muvazaalı olarak satış gösterildiği durumlarda tapu iptal tescil davası açarak taşınmazın yarısını alır. YARGITAY ALTSOYA YAPILAN BÜTÜN SATIMLARI MUVAZAALI OLARAK KABUL EDERİM.

ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ:

İvazlı bir sözleşmedir. Tenkise tabi değildir. Yargıtay der ki; miras bırakanın yaşına bakmak lazım 40’lı yaşlardaki bir kimsenin ölünceye kadar bakma sözleşmesi geçersizdir, bakan kimdir buna bakar, bakım eylemi gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi buna bakmak lazımdır.

MİRASIN PAYLAŞILMASI

Mirasçıların önündeki tek seçenek mirası kabul etmek veya reddetmek değildir. Terekenin resmi defteri öncelikle tutulmalıdır. miras bırakanın bıraktığı borcun ve değerlerin hesabı yapılmalıdır. Daha sonra mirası reddetmek veya kabul etmek düşünülebilir. 

İNTİKAL

Bir örnek vererek devam edelim.Bir muris öldüğünde 20 daire ve 2 kardeş bırakmış olsun.  bu iki kardeş gidip tapuda hemen vergisini ödeyip babalarından kalan dairelerin kendi üzerlerine intikalini yaptırırlar. Bunun diğer anlamı şudur. mirasçılar tüm dairelerde paylı mülkiyede geçmişlerdir. Oysaki babalarından miras kalan daireleri intikal ettirmediler elbirliği ile mülkiyet kurumunda olacaklar. Tüm miras kalan mallar elbirliği ile mülkiyet kapsamında değerlendirilir. Elbirliği ile mülkiyet kapsamında mahkemeye başvurulduğu takdirde hakim bu daireleri doğrudan 10-10 şeklinde bölüşebilir. Ancak paylı mülkiyete geçildiği takdirde bu halde her bir dairede paylı ortak olmuşlardır ve her bir daire ayrı ayrı değerlendirmek zorundadır. Paylı mülkiyet 688. madde kapsamında değerlendirilmiştir. Paylı mülkiyette müstakil tapuya geçmenin tek yolu ortaklığın giderilmesidir. Miras Mallarının bölüştürülmesi davası açılmış olsa 20 daire doğrudan hakim tarafından bölünecek ve yetkili mahkeme miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi olacak. Ancak paylı mülkiyete geçişte bunu ayrıştırmanın tek yolu ortaklığın giderilmesi davasıdır ve yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. 

TOPRAK KORUMA KANUNU

28.Ekim 2020 de kanun tekrar değişti. Toprak koruma kanunu 8. maddede de esas değişiklikler yapıldı. 5403 sayılı yasadır bunun adı. Amaç tarım arazilerini satmaya değil mülkiyetini korumaya yöneliktir. Ve ehil mirasçıya devri esastır. Yani tarım arazisinin ehil olan ve tarımdan anlayan mirasçılara intikal esasının kabul edildiğini söylemek gerekir. Burada ehil mirasçı kavramı ortaya çıktı. 

Tarımsal arazilerin bölünmesinin önüne geçilmesi amacıyla arazilerin bir bütün olarak ehil mirasçılara özgülenmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. 

TMK da 659 vd. maddelerde de toprak koruma kanunua ilişkin maddeler bulunmaktadır ancak buradaki sistemin adı özgülemedir. Özgüleme; tarımsal arazinin bölünmeden bir mirasçıya özgülenmesini öngörmüştür ama tavsiye niteliğindedir. Zorunluluk yoktur. 

Kanun koyucu batı avrupa ülkelerinde olduğu gibi toprağı korumayı ve miras yoluyla bölmemeyi amaçlamıştır. Toprağın iktisadi anlamda kıymetini korumayı hedeflemiştir. Tarımsal arazinin bölünmeden ehil mirasçıya devredilmesini amaçlayan toprak koruma kanunu ile amaçlanmıştır. 

TMK’da toprak korumayı amaçlayan özgülemeyi esas almış olan 659 vd maddeleri arasındaki hükümlerde mirasçıların kendi aralarında anlaşmaları sonucunda maddeler işlevsel olabiliyordu. Ancak yeni düzenleme ile 5403 sayılı toprak koruma kanunu ile mirasçılar arasında anlaşma olmaması halinde de miras kalan tarım arazilerinin korunması emredici hüküm olarak karşımıza çıkmaktadır. 

ESKİ MEDENİ KANUN HÜKÜMLERİNE TABİ KILINACAK UYUŞMAZLIKLARIN SINIRI

Geçici Madde 5 (Ek: 30/4/2014-6537/8 md.)

Bu maddenin yayımı tarihinde mirasçılar arasında henüz paylaşımı yapılmamış tarımsal arazilerin devir işlemleri, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümlerine göre tamamlanır.

Bu maddenin yayımı tarihinden önce tarımsal arazilerin paylaşımına ilişkin olarak açılmış ve hâlen devam etmekte olan davalarda, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümleri uygulanır.

Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde birinci fıkraya göre yapılacak devir işlemleri harçlardan müstesnadır. Bu süre Bakanlar Kurulu tarafından iki yıl uzatılabilir.

EHİL MİRASÇI: Yeni toprak koruma kanunumuz ehil mirasçı üzerine kurulmuştur.  Ynetmelik derki; ehil mirasçının belirlenmesinde aşağıdaki kıstaslar belirlenerek yapılan hesaplamalar sonucunda 50 puan ve üzerinde puan alanlar ehil mirasçı olarak kabul edilirler. (Tarımsal arazilerin mülkiyetinin devrine ilişkin yönetmelik madde 10.)

  • Tarımsal gelirden başka bir gelire sahip olmamak.
  • Eşinde tarımla ilgilenmesi.
  • Tarımdan başka gelir olmaması.
  • Taşınmazın bulunduğu ilçe sınırları içerisinde ikamet etmek.

EHİL MİRASÇIYA DEVİR NASIL OLMALIDIR ? 

Mirasçılar arasındaki hiç ehil mirasçı yoksa ve miras varsa ne yapılacaktır ? 

Mirasçılar kendi aralarında anlaşmalı durumunda miras bırakanın iradesinden daha farklı bir karar alabilirler. Miras Bırakanın ölüme bağlı tasarrufla ortaya koyduğu iradeyi mirasçılar kendi aralarında anlaşarak değiştirebilirler. Ancak toprak koruma kanununda yapılan değişiklik ile emredici hüküm olarak hayatımıza giren maddelerle tarımsal arazilerde bu mümkün değildir. Kanun koyucu emredici hükmü ile tarımsal arazilerin mülkiyetinin miras yoluyla devrini özel bir rejime tabi tutmuştur.

Ehil mirasçının varlığı halinde hakim ehil mirasçıya devri yapmaktan kaçınamaz. Doğrudan satış yoluna gidemez.  

Tarımsal arazilerin varlığı halinde terekede bulunan diğer taşınmazlardan farklı olarak değerlendirmek gerekmektedir. 5403 sayılı yasa hükümlerini uygulamak gerekmektedir. Sistem ehil mirasçıya mülkiyetin devrini amaçlar.

Taşınmazların bölünmeden devri mümkündür ancak taşınmaz arazi bölünemez. 

Mirasçılar 8/C maddesinde kendilerine sunulan 4 seçenekten birini seçmek zorundadırlar. 

Devrin yapılacağı mirasçı

Madde 8/C – (Ek: 30/4/2014-6537/5 md.)

Mirasçılar, terekede bulunan tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazinin mülkiyeti hakkında;

a) Bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumundabirden fazla mirasçıya devrini,

b) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 373 üncü ve devamı maddelerine göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığınadevrini,

c) Mirasçıların tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları limited şirkete devrini,

ç) Mülkiyetin üçüncü kişilere devrini,

kararlaştırabilirler.

Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh

hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu durumda sulh hukuk hâkimi tarımsal arazi veya yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin;

a) Kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması hâlinde, öncelikle asgari geçimini bu yeter gelirli tarımsal arazilerden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması hâlinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması hâlinde, mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verir.

b) Birden fazla ehil mirasçı olması ve bu mirasçıların miras dışı tarımsal arazilere sahip olması durumunda, bu mirasçıların mevcut arazilerini yeter gelirli büyüklüğe ulaştırmak veya bu arazilerin ekonomik olarak işletilmesine katkı sağlamak amacıyla hâkim, tarım arazilerinin yeter gelir büyüklüğünü aramaksızın bu mirasçılara devrine karar verebilir.

c) Mirasa konu yeter gelirli tarımsal arazinin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı takdirde, hâkim satışına karar verir. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılır.

Yeter gelirli tarımsal araziler birden çok yeter geliri sağlayan tarımsal arazi büyüklüğüne bölünebiliyorsa, sulh hukuk hâkimi bunlardan her birinin mülkiyetinin, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde mirasçılara ayrı ayrı devrine karar verebilir.

Ehil mirasçıya ait nitelikler, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

(1) 28/10/2020 tarihli ve 7255 sayılı Kanunun 18 inci maddesi ile 8/B maddesinin başlığında yer

alan “yeter gelirli” ibaresi madde başlığından, birinci fıkrasında yer alan “tarımsal arazi ve yeter gelirli”ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden itibaren yirmi yıl içinde bu arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanır. Bulunan değer ile arazinin yeni değeri arasındaki fark, diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devralan mirasçı tarafından ödenir.

NOT: İSTANBUL BAROSU-ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ ORTAK ÇALIŞMASI VAR ÖMER BAĞCI BURADA TARIMSAL ARAZİLERİN BÖLÜNMESİ ÜZERİNE ÇALIŞMIŞ

MURİS MUVAZAASI

Danışıklılık demektir. Bir irade fesadı halidir. Hata gibidir, hile gibidir. Ne var ki yanılma aldatma ve korkutma tek taraflı yani bir tarafın iradesinde meydana gelen bir yanılma hali iken muvazaa bir sözleşmede söz konusu olur ve iki tarafın iradesinin yanıltılması noktasında bir anlaşmayı ifade eder. 

Muvazaa bilerek ve istenerek yapılır. İki tarafın iradesi şudur; aklımızda bir işlem var ve biz bu işlemi yapalım ancak görünürde üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünürde bir işlem yapalım.  

SORU-CEVAPLAR

1- Mirastan kısmı feragat sözleşmesi yapılabilir mi ? Miras bırakanın daha sonra edindiği mallar bakımından durumu ne olur ?

1- Mirastan feragat sözleşmeleriyle o an için mevcut olan haliyle müstakbel feragat ediyorsunuz. Burada bir riziko vardır. Miras bırakanın mirasında eksilmede olabilir. Artmada olabilir. Doç. Dr. Ömer BAĞCI’ böyle der. 

2-Terekedeki nakit paranın mirasçılar arasında paylaştırılması mirasın paylaştırıldığını gösterir mi ? veyahut vasiyetin açılması davası mirasın kabul edildiği anlamına gelir mi ?

2- Paranın paylaşılması mirasın kabul edildiği anlamına gelir. Sadece vasiyet davasının açılması mirasın kabulü anlamına gelmez.

Yorum Bırakın